29 Ağustos 2010 Pazar

KOCADAĞ(?) TIRMANIŞI

Sabah 06:06'da kalktım sağlam bir kahvaltı yapıp,çantama koyulması gereken son şeyleri de yerleştirdikten sonra yola koyuldum.

Kocadağ'a tırmanmak için rotayı çizmiştim ama ne yazık ki evdeki hesap çarşıya uymuyor ve yaklaşık 15 km daha fazla pedallıyorum. Sonunda yolda yürüyen birisine soruyorum. Geri dönmem gerektiğini söyledi. Ama ben yine de orayı bulamadım. Gerçek turcu rotayı yola çıkınca çizer derler ya, ben de öyleyim galiba :) Bir yerden saptım sapmasına da yolun sonu karşıma çıkıyor. Hoppalaaa!! Geri dön İlker, geri dön....





İniş başlıyor. Dizlik takılsın


İnişte ortalığı inleterek gidiyordum. Bir dahakine vidyo çekersem ne demek istediğimi anlarsınız. Fren pabucları janta sürtünce öyle bir ses çıkıyorki, sanki testere çalışıyor. Bir düzlüğe girdiğimde pedal çevirmeye başladım ki sağ ayağım boşta kaldı. pedal da hemen 5 metre arkamda, bana öyle melül melül bakıyor.






Tırmanışta da inişte de mezbahaneden gelen iğrenç koku benim oranın fotoğrafını çekmemi dürttü :)


Anayolda giderken aklıma başka bir fikir geldi. Sahile gitmek. eh madem gidelim görelim de neyi nerde ne zaman ?? Anladın sen onu :)

Sahilde bir kaç apaçi suya koşarak girdiler. Başka bir tarafta da günlük kıyafetiyle su da balina rolü yapmaya çalışanlar vardı. Ben de onu sansürlemek için bir fotoğraf çekiverdim :))



O arada amcamı arayıp hal hatır sordum. Beni evine davet etti. Ben de hemen gelirim dedim. Tabi aksilik ya 100 metre sürdükten sonra pedal yerinden çıktı. Hem de anayolda vızır vızır geçen arabaların olduğu yerde. Neyse ki kazasız belasız aldım pedalı, tam taktım dedim idare eder beni dedim hop 2 pedal sonra yine çıktı. 20 dakika yürümek zorunda kaldım. Pedalı da çantaya attım. Amcamlarda biraz oturup bir şeyler yedikten sonra bisikleti amcamın arabasına yerleştirdik ve turu ilk defa motorlu bir araçla bitirdim. Benim için hüsran dolu bir tur oldu ama yine de pişman değilim. Her güzelliğin bir cilvesi vardır elbet ;)