6 Kasım 2011 Pazar

Bir Berduş Bisikletçinin Çantası

Berduşların çantasında kullanılmış her şey olur. Temiz bir şey giymek istemezler mesela. Ne kadar pis o kadar iyi berduş. Baş havlusuyla tüm vücudunu kurular. Sorun yoktur. Kişinin kendi pisliğidir o. Berduşluk serserilik olarak algılanmasın ama biraz da serserilik vardır berduşların bir köşesinde. Mesela bir berduş bisikletçi istediği an istediği yerde yatabilir. Bu bir sahil kenarı olabilir,bir motel, bir otogar, bir oyun parkı, bir tren vagonu ya da bir apartmanın girişi. Her hangi bir yer. Neresi olursa olsun fark etmez.

Yiyecek konusunda da sıkıntı çekmezler. Bir parça ekmek üstüne sürülmüş böğürtlen reçeli, o berduşu kilometrelerce idare eder. Yalnız takılırlar. Pek sıkıntı olmaz yalnızlık onlar için. Hangi berduş yanında arkadaş ister ki? Zaten yeterince arkadaş edinirler yoldayken. Ama ertesi gün görüşmezler. O gün bir anı olarak kalır. Telefon numarası da almazlar bir daha görüşmek için.

Çantaya sığdırabildikleri kadar eşya alırlar. Biraz para, biraz kıyafet, biraz da yürek. Yürek ister çünkü o çantayı doldurabilmek. Her yiğidin harcı değildir o çantayı doldurmak.

Kitap okumaz berduşlar. Çünkü yolda yaşadıklarıyla kendi kitaplarını yazarlar.

Müzik çalar dinlemezler. Berduşlar bağıra çağıra şarkı söylemeyi daha çok severler.

Ve hiçbir yer uzak değildir onlar için. Elbet bir gün o yolun üzerinden geçerler. Çanta budur berduşlar için. Biraz delilik, biraz anı yaşamışlık, biraz da özgürlük.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder