Sabah kalktım erkenden. Bir kaç düzenleme yaptım bisikletimde. Sonra yola çıktık. Herkes havanın güzel olmasından yana dualar ediyor. Niye mi? Bugün büyük gün. Erfelek Tatlıca Şelalerine gidip yüzeceğiz. Durum böyle olunca da havanın güneşli ve açık olması bizi mutlu ediyor. Gerze'den Erfelek yoluna gideceğimizi gösteren tabelalar çıkıyor karşımıza. Bir ara kaybettim ekibi. Ben de tabelanın gösterdiği yönde devam ederek gidiyordum ki, arkadan ıslık sesleri duydum. Dönüp baktığımda hemen köşedeki kahveye oturmuşlar,çay içiyorlar. Ben de katıldım onlara :)
İşte bu tabelayı takip ederek az kalsın tek başıma gidecektim yola. Yapmadığım iş değil ama ekipten ayrı gayrı gitmek de ayıp olurdu :) Çaylarımızı yudumladıktan sonra, yola devam ediyoruz. Hava güneşli ama belediye yerleri sulamış anlaşılan. Giderayak çamur oluyoruz kısa bir sürede.
Nedendir bilmiyorum ama 3. gün bende bir performans düşüşü oldu. Biraz geri kaldım. Bacaklarıma açma germe yapmak için biraz mola verdim ve bu muhteşem manzara içinde yoldaşımı da çektim. Biraz pedala abanıp ekibi yakalamam lazım.
Tabelayı görünce de bu sıcağa rağmen, bir serinlik hissediyorum vücudumda. Erfelek şelalelerinde yüzmek, buz kalıbıyla dolu bir küvete girmekten farksızmış diyorlar. O yüzdendir herkes hemen varıp keyfini çıkartmak istiyor şelalelerin :)
Hemen düz bir yolda akıp gidiyor bisikletlerimiz. Rüzgara karşı olduğu için sürekli önü çeken kişi değişiyor. Arkadaki de daha az yorularak daha rahat şekilde yol alıyor. Bu böyle yaklaşık 5-10 km gibi devam etti. Gittikçe şelalelere yaklaşmamızın verdiği mutluluk, yorgunluğumuzu çekip aldı içimizden :)
Erfelek merkezine girip şelalerin orada kamp kurabilmek için Serkan Taşdelen resmi işler için görüşmeler yaptı. Sonunda mutlu haberi de aldık. Kamp yerimiz Tatlıca şelaleri ve biraz da alışveriş zamanı. Bir kaç yumurta, biraz domates ve işimize yarayacak bir kaç şey daha aldıktan sonra Erfelek Tatlıca Şelalerine doğru yol alıyoruz. Serkan abi " keçi öldüren yokuşlar " ya da " keçi yolu " gibi bir kaç şey söylemişti ama normal rampalar vardı. Ta ki önümüze çıkan....
...bu tatlı yolu görene kadar :) Hadi neyse düz yol, ineriz bisikletten öyle gideriz ama yooook :) sonrasında mini bir nehir karşınıza çıkıyor ve o nehirde minicik çakıllar yaklaşık 40 kiloluk bisikleti taşımama engel oluyor. Biraz ağırlık çalışmam lazımmış onu anladım :) Nesim abi yardım edip bisikletimi karşı tarafa birlikte geçirdik. Sonra yine düz toprak küçük bir yoldan sonra aşağıdaki gitmemiz gereken yola giriyoruz.
Evet doğru yoldayız :) Sanki şelalenin sesini duyar gibiyim ama ilerde akan bir çeşmeymiş sadece :) Suyumuzu tazeledik, elimizi yüzümüzü yıkadık. Hava acaip sıcak. Ne yapsam bilmiyorum. Zaten bisikletçi yanığı da oluştu :) Ama serin sularda bunun acısını çıkarıcaz .
Sonunda varıyoruz şelalelere. Hemen kamp yerini gösteriyor görevliler. Demek ki haberleri varmış geleceğimizden :) Serkan abi sağolsun ;) Kamp yerine çadırlarımızı kurduktan sonra menemen yaptık. Karnımızı doyurduk. Sonra da keşif turuna çıktık. İşte o turdan kareler
Biraz gezdikten sonra suya giriyoruz ama ilk önce Nesim Gözeten ve Kaan Kadir giriyor suya. O ara tam ben geldim onlar çıkmıştı. Neyse suya adımımı attım. Hani buz kalıbını sakatlanan yeriniz şişmesin diye sürmüşsünüzdür. Orası biraz üşür, hatta ufak bir uyuşma hissedersiniz. Ama buz kalıbı da ısınıyor bir süre sonra. Şelale böyle değil. Soğuksa hep soğuk. Ayağım ilk 10 saniyede alıştı bu soğuk duruma ama geri kalanını nasıl sokacaktım suya ? Yavaş yavaş ilerledim suyun derin kısımlarına doğru. Mesela havuzdan çıkıp duşa girdiniz. Hemen kaskatı kesilirsiniz ya, ben de işte öyle hareketsiz kaldım. Kalp atışlarım dışarıdan görülebilecek şekilde hızlandı ve şiddetlendi. Sonra derin nefes ala ala düzenledim kendimi. Ama sakın kalp hastası olanlar girmesinler. Sudan çıkar çıkmaz havluma sarılıyorum ve kamp alanına gidiyorum.
Kamp yerinde toplandığımızda çadırda uyumamaya karar verdik. İçi boş bir kulube vardı. Onun içinde yatacağız bu akşam. O yüzden hemen çadırları toplayıp bisikletlere yüklüyoruz ve nedense o kulubenin fotosunu çekmediğim için pişmanlık duyuyorum. Kulubede biraz grültülü uyudum heralde tüm gece. Alışmışım koskoca çadırda debelenmeye, şimdi 4 kişi hamster gibi olunca ve bir de zemin tahta olunca her dönüşümde çıkan pat küt sesler rahatsız etti arkadaşlarımı. Bu yüzden özür dileyerek affınıza sığınıyorum dostlarım :) Çok deli uyurum !!! :)
Bir gün de böyle gelip geçti. Biraz köpek havlaması, biraz tahta gıcırtısı derken son gecemizde 4 kişi uyumanın zevkini de yaşamış oldum :)